Pazartesi, Aralık 25, 2006

Menopoz/Devam





Erkekler de menopozda?!

Erkekler de gerçek anlamda menopoz dönemiyaşarlar mı? Bilim adamları bu konuda henüz tam bir fikirbirliğine varabilmiş değiller. Bazı hormonaraştırmacıları (endokrinoloji uzmanları), 40-60yaşları arasındaki erkeklerde, menopoz sürecine özgü, bitkinlik,ateş basması ve dikkat toplaşımı bozukluklarıgörüldüğünü savunuyorlar. Ama yetkin tıp adamları hiç de böyledüşünmüyorlar: “Kadınların aksine, erkeklerde üreticiişlevler kısa sürede değişime uğramıyor. Acabaerkekler de menopoz dönemi yaşarlar mı sorusunun yanıtı çakbasittir: Böyle bir şey yoktur!”
Kendinize yardımcıolabilirsiniz
Şifalı bitkiler
Tüm belirtiler sona erene vedeğişim süreci tamamlanana kadar kullanılabilecek etkili birbitki karışımı: Hayıt tohumu 2 ölçü, civanperçemi 1ölçü, yeşil yulaf 1 ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, mayıspapatyası 1 ölçü.
İnce kıyılmışbitkiler kaşıkla ölçülebilir. Hayıt tohumu da havanda hafifçeezilmelidir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir subardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır,üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendirilir, kapağınaltında yoğunlaşan sıvı bardağa geri dökülür veçay süzülür.
Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay,öğün aralarında soğutulmadan yudumlanır. Eğeristenirse biraz balla tatlandırılabilir. Şeker hastalarıtatlandırmaz!
Bu karışım, menopoz dönemindeortaya çıkan belirtileri yatıştırır ve bedenin yenibir hormon dengesi oluşturmasına yardımcı olur. Neyeihtiyacı olduğunu en iyi bilenin bedenimiz olduğunuunutmamalıyız!
Servi ağacı yağı
Ateş basmaları ve gece terlemelerigibi tipik menopoz belirtileri servi yağı ile savuşturulabilir.
Akşamları, içine 8-10 damla serviyağı eklediğiniz 38 derece susıcaklığını ve 15 dakikalık süreyi aşmayanbanyolar alabilirsiniz. Veya bedeninizi servi yağı ileovalayabilirsiniz. 4 damla servi yağı 2 yemekkaşığı dolusu bademyağına iyicekarıştırılır ve bu karışım bedeneyedirilir.
Adaçayı
Ter basmalarına karşıetkilidir.
Reçete: Yarımtatlı kaşığı ince kıyılmışadaçayı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecedesıcak suyla haşlanır ve 6-8 dakika demlendikten sonra süzülür.Günde 2 bardak taze demlenmiş çay, öğün aralarında,soğutulmadan içilir.
Homeopatik ilaçlar
-Sepia – Mürekkep balığından elde edilir.
Sepia D3 seyreltisi, sabahları yataktan zor kalkan, alçak kan basıncınaeğilimli kişilerin ayaklanmasına yardımcı olur veayrıca da ter boşalmalarını yatıştırır.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 1-2 tablet dil üstünde eritilir.
-Gelsemium – (Gelsemium sempervirens) SahteYasemin kökünden elde edilir.
Gelsemium D6 seyreltisi, sinirlilik, bitkinlik, dikkat toplaşımıaksaklıkları ve hırçınlık durumlarınakarşı kullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 10-15 granül dil üstünde eritilir.
Değişken ayak banyoları
Değişken ayak banyolarırahatlatıcı ve gevşeticidir, ayrıca bedenin ısıdengeleme merkezini etkileyerek, ani sıcak basmalarınıönleyebilir.
İçinde ayak banyosuyapabileceğiniz iki kabı suyla doldurun ve her ikisine de birer avuçşerbetçiotu çiçeği ekleyin. Kaplardan birindeki su ısısı 38 derece, ötekindeki su ise 10 derece olmalıdır. Ayaklarınızı önce 5 dakika boyuncasıcak suyun içinde tutun ve sonra 10 saniye boyunca soğuk suya geçin.En az 2 kere, en iyisi 4-5 kere tekrarlayın.
Aroma terapi
Genel anlamda rahatlama ve uyumluluksağlayabilecek kokular: Lavanta, Melisa, Portakal ve Ylang-Ylang. Bukokular ayrıca cinsel isteksizlik konusunda da yardımcıolabilirler.
Seçtiğiniz yağı veyayağları koku taşlarının üstüne damlatarak, yatak veyaoturma odanıza yerleştirin.
E, B2, B5 ve D vitaminleri
- E vitamini, cinsel hormon progesteronunsalgılanmasının devamını sağlayarak, hatta biröstrojen tedavisine bile gerek bırakmayabilir. Bunun için özellikle,ayçiçeği yağı, ceviz ve yerfıstığınıbolca tüketin.
- B2 ve B5 vitaminleri, yumurtalıklarınüretimini durdurmuş olduğu östrojen hormonunu bir süre boyuncasalgılayabilecek yetenekteki böbreküstü bezlerini destekler. Her ikivitamin de, öncelikle balık, süt ve süt ürünleri, fıstıklar vebira mayasında bulunur.



- D vitamini, östrojen açığı nedeniyleoluşabilecek kemik erimesine karşı etkilidir. Bu vitamin degenellikle süt ve süt ürünlerinde ve balıkta bulunur.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Bedeninizdeki normal değişimi olumluyönleriyle görmeye çalışın. Sözlükdağarcığınızdan “menopoz” deyimini çıkarıpatın, çünkü ergenlik çağından evlenmeye ve doğuma kadar pekçok değişimleri geride bırakabilmiş bir kişisiniz!
· Bu değişim dönemini,hayatınızı yeniden düzenleyebileceğiniz bir ara dönemolarak kabullenmeye çalışın.
· Kahve tüketimini azaltın! Kofein sıcakbasmalarına yol açabilir.
· Düzenli olarak saunaya gidin, jogging ve bisikletebinme gibi, terlemenizi sağlayacak sporlara yönelin. Eğer sporda vesaunada düzenli olarak beden ısınızı ve ter üretiminiarttıracak olursanız, bedenin ısı dengeleme merkeziniişler halde tutabilir ve böylece de daha az ateş basması ve terboşanmasıyla karşılaşırsınız.

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Tedaviyle Problemler Son Buluyor

Menopoz tek başına bir hastalık değil bir dönem. Ancak bu süreçte bazı sorunlar kadınlarda daha sık görülüyor. Özellikle menopoz sonrası görülen kemik erimesi (osteoporoz) ciddi sağlık problemi. Öyle ki menopoz sonrası ilk 5-8 yıl içinde ortalama % 4-8 kemik kaybı görülüyor. Bu sebeple özellikle ileri yaşlarda kadınlar çarpma, düşme sonucu kalça , omurga, el bileği ve diğer kemik kırıklarına daha fazla maruz kalıyorlar. Üstelik kalça kırığı geçiren hastaların yaklaşık %15 - 20’si ilk üç ay içinde yaşamlarını kaybediyorlar.Menopoz döneminde kemik erimesi kadar yaygın görülen bir diğer sorun da idrar kaçırma. Op. Dr. Öncüloğlu bunun sebebini şöyle açıklıyor: ” Östrojen hormonunun eksikliği idrar yollarını ve mesane fonksiyonlarını etkiler. Menopozda görülen idrar kaçırmanın en sık nedeni mesanenin düzensiz kasılmasına bağlı olan aşırı aktivitedir. Menopoz sonrası bu tip yakınmalara %30 gibi yüksek bir oranda rastlanmaktadır. Diğer tarafta vajinal dokuda zayıflamaya bağlı olarak ilişkide acıma, kuruluk gibi cinsel sorunlar ortaya çıkabilir.”

Salı, Aralık 05, 2006

Menopoz



Menopoz Nedir?

Kadın hayatının ortalama olarak üçte biri menopoz döneminde geçer. Menopoza girme yaşı tüm dünyada ve antik çağlardan beri fazla değişme göstermemiştir ve ortalama 45-55 cıvarındadır. 40 yaştan önce menopoza girmek "erken menopoz " olarak tanımlanmaktadır. Menopoz genellikle hayatın doğal bir aşaması olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de menopoz, kadın hayatının yumurtlama fonksiyonlarının sonlandıktan sonraki doğal bir aşamasıdır. Ancak menopozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden ve öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve kadının yaşam kalitesinin azalmasına neden olur.Bu gün menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir.Menopozun kadın hayatının doğal bir parçası olması nedeniyle hiç bir şey yapmadan izlenmesi artık eskilerde kalmıştır.Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menopozda azalan yumurtalık hormonlaının yerine konmasıyla menopoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir.Menopozdaki temel değişiklik kadınlık hormonu olan östrojenin yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır.Böylece kadında -Ateş basma,terleme,çarpıntı-Uykusuzluk,sinirlilik,(ruhsal çöküntü) depresyon,unutkanlık,halsizlik,çabuk sinirlenme-Bazan cinsel istekte (libido) azalma -Kemik erimesi(osteoporoz)-Damar sertliği (ateroskleroz) gelişme eğilimi-Cinsel organlarda çekilme(atrofi) ,kuruluk,ağrılı ilişki-İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır.Kadınlar bir sabah uyandıklarında kendilerini menopoza girmiş olarak bulmazlar.Menopoz 20 yıl süren değişikliklerin tam ortasındaki dönemdir.40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları,aralıklı ateş basma ve terlemeler,psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaya başlar.Daha sonra yakınmalar giderek artar ve adet tamamen kesilir. Bu dönemde 1 yıl adet kanamalarının olmaması menopoz tanısı için yeterlidir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araştırılıp kandaki estrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur. Ancak adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar "menopoza giriyorum" düşüncesiyle normal karşılanmamalı; hasta doktoruna başvurarak bu değişikliklerin gebelik ve kadın cinsel organlarının kanserlerinde de görülebileceği göz önünde tutularak bu hastalıklar dikkatle araştırılmalıdır.

Kaynak http://www.kadinsagligi.com/v2/index.php?module=pagemaster&PAGE_user_op=view_page&PAGE_id=5&MMN_position=5:5

Pazar, Aralık 03, 2006

Reflü Tanısı-Manometre



Manometre yutma borusu içinden basınç ölçümleri yapmamızı sağlayan bir sistemdir. Normal şartlarda herhangi bir lokmanın ağızdan yutma borusuna aktarıldıktan sonra aşağıya doğru seyri sadece yer çekimi etkisi ile oluşan pasif bir yolculuk değidir ve yutma borusunun „peristaltizm“ denilen yılankavi hareketliliği bu lokmanın aşağı doğru sıvanıp itilmesine yardımcı olmaktadır. Gene hergün ve her insanda oluşagelen çok az miktardaki reflü de yutma borusunun bu hareketlilik özelliği ile ve tükürüğümüzün sık sık yutulması sayesinde bir problem yaratmamaktadır. Çünkü yukarı kaçan çok az miktardaki mide içeriği bu sayede derhal aşağı itilebilmektedir. Yutma borusuna ait bir diğer dinamik özellik ise yutma borusu en alt ucundaki „LES“ diye bilinen (alt yutma borusu büzücüsü) yüksek basınçlı bölgedir. LES aslında farklı bir kas yapılanmasıdır ve reflü’ ye karşı en önemli koruyucu mekanizmalardan biridir. Yemek yerken açılan ve ara dönemlerde kapalı duran bir mekanizma yaratır LES. Manometre sayesinde; yutma borusu içindeki basınçlar ölçülerek bu organın hareket sistemine ait bir dizi bilgi edinmek mümkündür. Yutma borusunun gerek itici gücü ve gerekse LES denilen bölgenin fonksiyonu manometre sayesinde ölçülebilir. “Akalazya” , “yaygın yutma borusu spazmı” gibi bazı özel hastalıkların tanısını koymada manometre paha biçilmez yarar sağlar ve bu sayede gereksiz hatta kötü sonuç verebilecek reflü ameliyatları engellenmiş olur. Gene „skleroderma“ gibi sanki reflü hastalığı benzeri belirtilere yol açan ancak tedavisinin tamamen farklı olduğu ve standart anti-reflü ameliyatlardan zarar görebilecek hastalıkların da kesin tanısında manometre kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bazı hastalarda da çok uzun sürmüş reflü sonucunda yutma borusunun kısmi hareketsizliği söz konusu olabilir ve bunun manometre ile saptanması sayesinde yapacağımız ameliyatın teknik detayları değişebilir. Diğer tetkikler ve hastanın kliniği sonucunda anti-reflü ameliyata karar verilen HERKESE ve MUTLAKA manometre yapmak gerekir.


Manometre nasıl yapılır?

Manometre hasta uyutulmadan 20 dakika sürede gerçekleştirilen bir işlemdir. Burun ve geniz lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra, burun deliğinden itilen ince bir tüp yutma borusu içine yerleştirilerek ve hastadan yudum yudum su içmesi istenerek yapılan bir ölçümdür. Bu tüpdeki ince delikler aracılığı ile yutma borusunun değişik bölgelerinden basınçlar bir „transducer“ sistemi ile elektronik olarak kaydedilir ve sonucunda özel bir „software“ aracılığı ile detaylı bir rapor elde edilir.



Manometreye hazırlık

Hasta 8 saat aç olmalıdır
Yutma borusu hareketlerini etkileyebilecek ilaçlar alınmıyor olmalıdır

Manometre yapılmasından 48 saat önce kesilmesi gereken gıda ve ilaçlar:

Kahve, kafeinli herşey
Metoclopramid
Ürekolin
Eritromisin
Nitrogliserin
Donnatol
Librax
Levsin
Kalsiyum kanal blokürleri
Beta-blokürler
H2 reseptör blokürleri Proton pompası blokürleri


Kaynak http://www.reflu.net/mano.htm

Reflü Tanısı-PH metre

PH metre


PH metre hastanın yutma borusunun içine incecik bir kateter yerleştirip, yutma borusunun alt ucuna kaçan asit miktarını 24 saat boyunca sürekli ölçme esasına dayanan bir yöntemdir. Bu sayede elektronik olarak o kişide 24 saat içinde kaç kere asit reflü olduğu ve bunun her seferinde kaç dakika sürdüğü ve en önemlisi hastanın reflü şikayeti olduğu anda bunun gerçekten reflüden kaynaklanıp kaynaklanmadığı net ve kesin olarak ortaya konulur. Yani matematiksel kriterlere dayandırılmış olur hastadaki şikayetler ve bu test sayesinde şikayetleri çok tipik olmayan hastalara da doğru tanı koyabilmemiz olasıdır.


PH metre nasıl yapılır ?

Bu işlem hasta uyutulmadan yapılmaktadır, çünkü hastanın bilinçli biçimde bize yardımcı olması gerekmektedir. Çok sempatik bir işlem olduğu söylenemez ama tamamen acısız ve ağrısız bir yöntem olup kateterin yerleştirilmesi birkaç dakika sürer. Bize sağlayabileceği yararın yanında bunlar önemsiz şeylerdir. Burnu ve genzi uyuşturduktan sonra 1-2 mm kalınlıktaki kateter burundan yutturulur ve burundan çıkan kısmı adeta bir „walkman“ gibi olan elektronik aygıta bağlanır. Daha sonra hastaya çok kısa bir eğitim verilerek kişi 24 saat boyunca evine yollanır. Bu esnada hasta normal yaşamını sürdürür.


Çok yeni olarak da hastanın 24 saat kateterle gezmemesini sağlayan „wireless“ sistemler hizmete sunulmuş olup, bunlarla hasta açısından çok daha rahat PH metre yapılması olanaklı olmuştur. „Bravo Probe“ olarak bilinen bu araçlarla elde edilen sonuçların tutarlılığı henüz tam kesinleşmediğinden henüz merkezimizde rutin kullanıma girmemişlerdir.




PH metreye hazırlık:

Hasta 8 saat aç olmalıdır
Bazı ilaçlar alınmıyor olmalıdır

PH metre yapılmasından en az 48 saat önce kesilmesi gereken gıda ve ilaçlar:

Kahve, kafeinli herşey
Alkol
Metoclopramid
Ürekolin
Eritromisin
Nitrogliserin
Donnatol
Librax
Levsin
Kalsiyum kanal blokürleri
Beta-blokürler
H2 reseptör blokürleri ( son bir hafta kesilir)
Proton pompası blokürleri ( son bir hafta kesilir)


Her reflü hastasına PH metre yapılır mı?

Yapılmaz. Tipik şikayetleri olan ve endoskopide yutma borusu alt ucunda bariz tahriş gözlenen “eroziv” reflü hastalığında ayrıca PH metre gerekliliği mutlak değildir. PH metre atipik şikayetleri (örneğin geniz ve akciğer şikayetleri) ön planda olup, endoskopide de net olarak reflü durumunu ortaya koyamadığımız hastalarda çok yardımcı olmaktadır. Bazen de anti-reflü cerrahisinden sonra ameliyat başarısını teyid etmede çok işimize yarar.

Diğer önemli bir konu ise kişinin reflü hastası olmasına karşın PH metre nin normal sonuç verebileceğinin bilinmesidir.

Bu özellikle iki durum için söz konusudur.

Birincisi “laringofaringeal reflü” durumudur ki bu hastalar daha çok klasik reflü şikayetlerinden değil, geniz ve gırtlak problemlerinden yakınmaktadırlar. Tüm sorun aslında reflü olmasına karşın bu hastalarda standart PH metre normal çıkabilir ve yanıltıcı olabilir. Dolayısı ile bu tip hastalarda doğru tanı için özel bir PH metre (dual probe) yapılması gerekebilir.

İkinci özel durum ise; standart asit reflüye ek olarak, onikiparmak barsağından da mideye geri kaçma olmasıdır. Bu kişilerde mide içeriği asit özelliğini yitirmekte ve yukarıya yutma borusu içine kaçmakta olan sıvı da asit özellikte olmamaktadır. Ancak safra içeren bu sıvı da yutma borusu için tahriş edicidir. İşte böyle bir kişi de PH metre normal sonuç verebilir ve yanıltıcı olabilir. Dolayısı ile endoskopide midede safra bulunan olgularda standard PH metreye ek olarak Bilitec diye bilinen yeni teknolojinin kullanılması ve yutma borusu içine safra kaçağının olup olmadığının anlaşılması önemli yeni bir gelişmedir. Çok daha yeni olarak empedans pletismografi de PH metreye yeni bir alternatif olabilecektir.
Tecrübeli bir endoskopist ve reflü spesialisti bu tip özel durumları çok iyi ayırabilir.


Kaynak http://www.reflu.net/ph.htm

I am a
Petunia

What Flower
Are You?