Yeni Kitaplarım Geldi...6
Pazartesi ya Da Salı/Virginia Woolf
Virginia Woolf'un yaratıcılığı bir üçgene dayanır. O üçgen ki bir noktasını kişiliği, bir noktasını yapıtları, bir noktasını da delilik nöbetleri oluşturur. Bu üç nokta arasında gidiş-gelişleri aralıksız sürer. Yazdığı her yapıt onu yeni nöbetlere iteler -Hemen her yazdığından etkilenmiştir-. Geçirdiği her delilik nöbeti ise önce yaşamını daha bir alt-üst eder, ardından yeni yapıtlarının nedeni olur. Bu büyük edebiyat dehasının çizgi dışı yaşamını, "bilinçakışı tekniği"nin ustalıkla sergilendiği "Pazartesi Ya Da Salı"nın sayfaları arasında bulabiliriz.
"Pazartesi Ya Da Salı"da okuru yoğun bir gözlem, ince bir duyarlılık karşılıyor. Yaşamından yola çıkarak sizi kendi yaşamınıza vardırıyor. Ve işin kötüsü çevrenizdeki onca şeyle uğraşan insanların arasında, yalnızca "yaşamı izliyor"sunuz.
Tüm sorunlarına karşın yazma tutkusunu elden bırakmayan Woolf, 1941 Mart'ında ölümü seçtiğinde 59 yaşındaydı.(Kitabın arka kapağından) Türkçesi : Alev Bulut
Orlando/Virginia Woolf
Virginia Woolf'un romanları arasında Orlando, her türlü olabilirliği ve gerçekliği dışlayan, fantastik öğelerle bezemiş konusu, coşkulu, abartılı, mizah yüklü anlatımıyla özgün bir yere sahiptir.
İngiltere'nin en soylu ve nüfuzlu ailelerinden birinin tek mirasçısı olan olağanüstü güzel, duyarlı, şair ruhlu Orlando, serüven dolu yaşantısına Kraliçe I. Elizabeth'in gözdesi ve haznedarı olarak başlar.
Arayışlar içinde geçen inişli-çıkışlı dörtyüz yıllık yaşamının orta yerinde büyük bir dönüşüme uğrar. İstanbul'da II. Charles'ın elçisi olarak bulunduğu sırada mucizevi bir biçimde kadın olur. Bir süre Bursa dolaylarında Çingeneler arasında doğayla iç içe yaşar. Yeni kimliğiyle İngiltere'ye döndüğünde 18. yy edebiyat çevrelerinin ünlü nüktedanları arasında can sıkıntısından patlar, 19. yyın kadınlara biçtiği rolün içinde boğulacak gibi olur. Ancak aykırı, enerjik, sorgulayan kişiliğinin yardımıylatüm toplumsal değişimlerin ve kendi yaşamındaki büyük dönüşümün üstesinden gelmeyi başarır. Romanın sona erdiği 1928 yılında olanca boyun eğmez çağdaşlığıyla dimdik ayaktadır.
Virginia Woolf bu keyifli romanda bize yalnızca sıradışı bir kahramanın olağanüstü öyküsünü anlatmakla kalmaz, ince değinmelerle, keskin bir mizahla, çarpıcı simgelerle İngiltere tarihinin son dörtyüz yıl boyunca geçirdiği dönüşümleri ve bunların İngiliz yazınındaki yansımalarını da ikiyüz sayfalık bir metne şaşırtıcı bir ustalıkla sığdırır.(Kapağın arka kapağından) Çevirmen Seniha Akar
Londra Manzaraları/Virginia Woolf
"Kocaman bir kurdele gibi uzanan Oxford Caddesi'nin allı pullu, şatafatlı halinin kendine özgü bir büyüsü vardır. Cadde, çakıl taşlarıyla dolu ve taşlarını sürekli olarak parlak bir akıntının yıkadığı bir ırmak yatağı gibidir. Her şey pırıl pırıl yanıp söner. İlkbaharın ilk günü, cıvıl cıvıl lâle, menekşe ve nergis katmanlarından oluşan fırfırlarla süslenmiş çiçek arabaları ortaya çıkar. Trafiğin güçlü akıntısını karşı, güçsüz, kırılgan tekneler gibi, belli belirsiz ilerlemeye çalışırlar. Bir köşede, eski püskü giysili büyücüler, büyülü bardaklara koydukları renkli kağıt parçalarını, pırıl pırıl renkli bitkilerden oluşan gür ormanlara -bir sualtı çiçek bahçesine- dönüştürmektedirler. Bir başka köşede, kaplumbağalar ot yığınları üzerinde yatmış dinleniyorlar.(Kitabınarka kapağından) Çevirmen Şenya Kara
Devam edecek...
Etiketler: Kitaplarım
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home